Haber

Tarihçi yazdı! Cenaze meselesine ışık tuttu

Özel haberler

Kamuoyunda bilinen bazı isimlerin isteği üzerine zaman zaman gündeme geliyor. “kremasyon yoluyla gömme”Bir kez daha tartışılıyor.

Kocaeli’de geçirdiği kaza sonrası kaldırıldığı hastanede hayatını kaybeden televizyoncu ve gazeteci Metin Uca, 62 yaşında hayatını kaybetti.

Uca’nın ölümü tartışmalara yol açtı.

Yakılmak istediğini açıkladı

Ölümüyle sevenlerini üzen ünlü televizyoncu, verdiği röportajda vasiyetini açıkladı. “Yanarak ölmek ve küllerimin Boğaz’a serpilmesini isterdim ama ne yazık ki böyle bir şansımız yok. İkiyüzlü törenler istemiyorum.”dedi.

Tarih ışık tutuyor

Peki Türkiye’de krematoryum yani cenaze yakma işlemi yapılıyor mu?

Chronicle, tarihin izin verdiğinin ötesine geçerek ölü yakma olayına ışık tuttu.

Türkiye’de hukuki bir sorun yok

Görünüşe göre ölü yakma konusunda hukuki bir sorun yok ama Türkiye’de krematoryum olmadığı için rastgele bir ölü yakma işlemi gerçekleşmiyor.

Slav halklarıyla başlayıp Avrupa’ya yayılan

IBAD Sosyal Bilimler Dergisi’nin 8. sayısında Dr. Sevim Coşkun ve Prof. Dr. Nüket Büken tarafından yazılmıştır. “Türkiye’de Kremasyon ve Kremasyon Tarihi”başlıklı makalede eski çağlardan beri kremasyon süreci anlatılmaktadır.

Latince kremasyon “yakmak”Anlam “krem”Kökten türetilen bir terim.

Birçok eski toplulukta cesedin yakılması “ruhun özgürleşmesi, yeniden doğuş, ruhun ve bedenin temizlenmesi, yerden tasarruf ve hijyen”gibi niyetler bir etkendi.

4 temel ölü yakma yöntemi

Antik toplumlarda cesetle ilgili dört temel işlemden söz edilirdi.

Bunlar; “Vahşi hayvanlar tarafından toprağa gömmek, sergilemek, yakmak ve parçalamak”öyleydi.

Bunlardan kremasyon işlemi ilk olarak Kuzey Avrupa ve Yakın Doğu’da görülmüştür.

M.Ö. 2500-1000 yılları arasında İspanya, Portekiz ve Britanya Adaları’nda da kremasyon yaygındı. Batı Rusya’nın pagan Slav halkları arasında başladığı düşünülen bu uygulama, daha sonra Kuzey Avrupa’nın paganları tarafından da benimsenmiştir.

Bazı Germen topluluklarında büyük çömlekler yapılmış ve insanların cesetleri yakıldıkça külleri bu “çömlek mezarlıklarda” biriktirilmekteydi. Doğuda Hindistan başta olmak üzere birçok bölgede kremasyonlar görüldü. Aztekler ve İnkalar da ölü yakmayı uyguladılar.

Antik Roma’da yaygınlaşınca devlet bir kararname çıkardı.

Antik Yunan’da Miken döneminde ölü yakma da yaygındı. Yunan akımının ardından ilk Romalılar da ölü yakmayı benimsemiş, daha sonra bu uygulama o kadar yaygınlaşmış ki, devlet törenin ve yakmanın teknik yönlerini düzenlemek için bir kararname çıkarmak zorunda kalmıştı.

Her iki toplumda da zenginlerin cesetlerinin yakılması gösterişli törenlerle yapılırken, fakir ve kölelerin cenazeleri kolaylıkla gerçekleştiriliyordu. Ölü yakmanın hem Yunanistan’da hem de Roma’da bu kadar yaygın hale gelmesinin pratik bir nedeni de vardı.

Her iki toplum da çevreleriyle sürekli savaş halindeydi ve bu yüzden çok sayıda insan hayatını kaybetti. Mümkün olan en kısa yoldan çok fazla ölü öldürün “gönderiyorum” Bunu yapmanın yolu onu yakmaktı, hatta bazen toplu halde. Tören sonrası küller “çömlek” Bir tencereye yerleştirildi. Bu çömlekler aynı zamanda İstanbul Yenikapı’da da Marmaray kazılarında bulunmuştur.

Hıristiyanlık ölü yakmayı yasakladı. Bu dinin doğuşuyla birlikte Avrupa’da ölü yakma uygulaması ortadan kalktı. Sonraki yüzyıllarda Papalığın kıtaya hakim olduğu dönemde yanan cesetler sapkınlık olarak tanımlanmaya devam etmiş, bu töreni düzenleyen merhumun yakını ise Engizisyon kararıyla yakılarak öldürülmüştü! İslam inancı, böyle bir törenin merhumun onuruyla bağdaşmadığı gerekçesiyle ölü yakmayı kesinlikle yasakladı.

Bazı zavallı İngilizler ölülerini evin ocağında yaktılar.

Ölü yakma 1800’lere kadar Batı kültürüne yeniden girmedi. 1869 yılında Floransa’da düzenlenen Uluslararası Tıp Konferansı’nda “gömmenin hijyenik olmadığı, dolayısıyla hijyen kuralları, toplum sağlığı ve medeni yaşam adına ölü yakma uygulamasının başlatıldığı ve meşrulaştırıldığı” kabul edildi.

Bu karar hızla Avrupa’ya yayıldı ve ilk yasal krematoryum 1873’te inşa edildi; 1874 yılında İngiltere’de ilk ölü yakma topluluğu Kraliçe Victoria’nın doktoru Sir Henry Thompson tarafından kuruldu.

22 bin konutun saldığı CO2’den daha fazla kirlilik üretiyor

Kuzey Amerika Kremasyon Derneği’nin internet sitesinde yer alan bilgiye göre, ölü yakma Kuzey Amerika’da 1876 yılında Washington’da başladı.

ABD’de 2019 yılı itibarıyla 3 binden fazla krematoryumda 1,5 milyondan fazla cenaze yakıldı. ABD’de son dönemde yapılan seyahatlerin yaklaşık yüzde 50’si hâlâ krematoryumlarda yapılıyor.

Günümüzde Hindistan’da ve birçok Uzakdoğu ülkesinde ölü yakma yaygın bir uygulamadır. Bu arada İsrail’de geçtiğimiz yıllarda bir krematoryum açılmış ancak bir grup Ortodoks Yahudi, inançlarına aykırı olduğu gerekçesiyle ölü yakma evini yakmıştı. Krematoryumun sahibi burayı yeniden inşa etti.

Kremasyon genellikle 90 dakikalık bir yakma işleminin ardından gerçekleşir ve geride yaklaşık 2,5 kg kalır. “kül” ayrılıyorum. Amerika Birleşik Devletleri’nde her yıl yakılan yaklaşık 1 milyon ceset, 22.000 Amerikan evinin yıllık ortalama CO2 kirliliğinden daha fazla kirlilik üretiyor. Hindistan’da ölenlerin külleri sadece yakınları tarafından saklanmıyor “kutsal nehir”Ganj ve benzeri nehirlere de serpilir.

Hindistan gibi ülkelerde ölü yakma işlemi halka açık alanlarda yapılırken – Budizm’in kurucusu Sakyamuni Buddha ve modern Hindistan’ın kurucu isimlerinden Mahatma Gandhi de böylesine halka açık bir törenle yakıldı – birçok ülkede de cenazeler yakıldı. Bazı ülkelerde yakınlarının ölü yakma işlemini görmelerine izin verilmiyor, sadece fırının dışında bekletiliyorlar.

İstanbul’da “Ölüleri Yakma Derneği” kuruldu

Türkiye’de 1930 tarihli 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu cesetlerin yakılmasına izin veriyor. Her ne kadar kanun krematoryum inşaatında belediyeleri belirtse de bugüne kadar bir girişim dışında hiçbir belediye böyle bir talepte bulunmadı.

Ancak CHP Belediye Başkanı Vedat Dalokay 1975’te Ankara’da böyle bir girişimde bulunduysa da sonuç vermedi.

Türkiye’nin ilk krematoryumu 1930’lu yıllarda İçişleri Bakanlığı denetiminde İstanbul Zincirlikuyu Mezarlığı’nda kurulmuş olmasına rağmen hiç kullanılmamış, beş yıl sonra örf ve adetlere uymadığı gerekçesiyle kapatılmıştır. yerine müdürlük ve garaj binası inşa edildi. Bu arada Nureddin Münşi ve Salih Murad adlı iki kişi, “Ölüleri Yakma Cemiyeti”ni kurarak, gazetelere ilan vererek, öldükten sonra yakılmak isteyenlere yardım edeceklerini duyurdu. Ancak bir süre sonra cenazenin yakılması talebi gelmeyince dernek kapatıldı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu
istanbul escort
istanbul escort
istanbul escort